NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
سَعِيدُ بْنُ
مُزَاحِمِ
بْنِ أَبِي مُزَاحِمٍ
حَدَّثَنِي
أَبِي
مُزَاحِمٍ عَنْ
عَبْدِ
الْعَزِيزِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَسِيدٍ عَنْ
مُحَرِّشٍ
الْكَعْبِيِّ
قَالَ دَخَلَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْجِعْرَانَةِ
فَجَاءَ إِلَى
الْمَسْجِدِ
فَرَكَعَ مَا
شَاءَ اللَّهُ
ثُمَّ
أَحْرَمَ
ثُمَّ
اسْتَوَى
عَلَى رَاحِلَتِهِ
فَاسْتَقْبَلَ
بَطْنَ
سَرِفَ
حَتَّى
لَقِيَ طَرِيقَ
الْمَدِينَةِ
فَأَصْبَحَ
بِمَكَّةَ كَبَائِتٍ
Muharriş el-Ka'bî'den;
demiştir ki:
Nebi sallalahu aleyhi ve
sellem Ci'râne'ye girince (oradaki) Mescid'e varıp Allah'ın dilediği kadar
namaz kıldı. Sonra (umre için) ihrama girdi. (Geceleyin Mekke'ye varıp tavaf ve
sa'y'dan sonra yine geceleyin Ci'râne'ye döndü, ertesi gün güneş batıya
döndükten) sonra hayvanına binip Serîf in aşağı tarafına doğru yola çıktı.
Nihayet (Medine'den Mekke'ye giderken tâkibedilen) Medine yoluna ulaştı. (Sanki
Mekke'de) geceliyen bir kimse gibi sabahleyin Mekke'de bulundu.
İzah:
Müslim, hac; Nasaî,
menâsîk; Tirmizî, hac; Dârimî, menâsik; Ahmed b. Hanbel, III, 426, 427.
Bu hadisin zahirinden
Resûl-i Ekrem'in Mekke'den hareket edip geceleyin Ci'râneye geldiği ve orada
ihrama girdiği daha sopra tekrar geceleyin Mekke'ye gelip umre yaptığı, nihayet
yine geceleyin Ci'râne'ye gelip geceyi orada geçirdikten sonra ertesi gün Mekke
yolunu tutup sabahleyin Mekke'ye ulaştığı anlaşılmaktadır. Ancak Ebû Davud'un
bu rivayeti Ahmed b. Hanbel, Tirmizî ve Nesâi'nin rivayetine aykırıdır. Çünkü
sözü geçen hadis âlimlerinin rivayetleri, "Resûlullah (s.a.v.) umre için
ihrama girmiş olarak geceleyin Ci'râne'den çıktı, geceleyin Mekke'ye girdi,
umresini edâ etti ve sonra (aynı gecede Mekke'den) çıkarak sabahı Ci'râne'de
yaptı. Tıpkı geceyi Ci'râne'de geçiren gibi" şeklindedir. Kısaca Ebû
Davud'un rivayetinde "Resûl-i Ekrem'in Mekke'de sabahladığı" ifade
edilirken, bu hadisin diğer hadis kitaplarındaki rivayetlerinde Resûl-i
Ekrem'in sözü geçen sabahı Ci'râne'de geçirdiği ifâde ediliyor ki, sahih olan
da budur. Musannif Ebû Davud'un rivâyetindeki bu hatanın, bu hadisi Ebû
Dâvûd'da nakleden râvilerden birine ait olması ihtimâli büyüktür.